-
1 haftada bir
adv. once a week, weekly -
2 haftada bir kez
атнага бер тапкыр -
3 haftada bir kere
once a week -
4 haftada bir olan
adj. weekly, hebdomadal -
5 iki haftada bir
adj. fortnightly -
6 iki haftada bir olan
adj. biweekly -
7 iki haftada bir yayımlanan dergi
n. biweeklyTurkish-English dictionary > iki haftada bir yayımlanan dergi
-
8 iki haftada bir çıkan dergi
n. fortnightly -
9 üç haftada bir
adj. triweekly -
10 üç haftada bir olan
adj. triweekly -
11 iki haftada bir
fortnightly -
12 bir
оди́н* * *1) оди́нbirimiz — оди́н из нас
2) одина́ковыйbenim için hepsi bir — мне всё равно́
3) еди́ныйbir bütün — еди́ное це́лое
4) како́й-нибудьbir kitap ver — дай каку́ю-нибудь кни́гу
5) како́й-тоsizi bir adam aradı — вас спра́шивал како́й-то челове́к
6) тако́й...bir yağmur tuttu ki — припусти́л тако́й дождь...
7) так (сильно и т. п.)bir düştüm ki... — я так упа́л, что...
bir tuhaf bakıyor — он так стра́нно смо́трит
8) то́лько, лишьbunu bir o bilir — э́то лишь то́лько он зна́ет
bir tat beğenirsin — ты то́лько попро́буй - понра́вится
9) разhaftada bir — раз в неде́лю
bu bir — э́то раз; э́то во-пе́рвых
10) -ка, ну́-каo yılları bir hatırlayın — вспо́мните-ка те го́ды
••bir çiçekle bahar / yaz olmaz — посл. одна́ ла́сточка весны́ не де́лает
bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı var — посл. па́мять о ча́шке ко́фе живе́т со́рок лет; ≈ добро́ не забыва́ется
bir koltuğa iki karpuz sığmaz — посл. ≈ за двумя́ за́йцами пого́нишься, ни одного́ не пойма́ешь
bir koyundan iki post çıkmaz — посл. с одно́й овцы́ де́сять шкур не сни́мешь
- bir âlembir uyuz keçi bir sürüyü boklar — посл. одна́ парши́вая овца́ всё ста́до по́ртит
- bir araba dolusu
- bir arada
- bir aralık
- bir araya gelmek
- bir aşağı bir yukarı
- bir atımlık barutu kalmak
- bir avuç
- bir ayağı çukurda olmak
- bir baltaya sap olmak
- bir başına
- bir baştan bir başa
- bir ben bilirim
- bir de Allah
- bir... bir...
- bir çekirdek geri kalmamak
- bir çırpıda
- bir daha
- bir daha yapmam
- bir dalda durmamak
- bir damla
- bir de
- bir de ne göreyim
- bir dediği iki olmamak
- bir derece
- bir dereceye kadar
- bir deri bir kemik
- bir don bir gömlek
- bir bu eksikti
- bir göz gülmek
- bir gün
- bir içim su
- bir kaşık suda boğmak
- bir kazanda kaynamak
- bir paralık etmek
- bir solukta
- bir şey değil
- bir tahtası eksik
- bir taşla iki kuş vurmak
- bir varmış bir yokmuş
- bir yastıkta kocamak -
13 понедельно
-
14 once a week
haftada bir* * *haftada bir kere -
15 атнага бер тапкыр
haftada bir kez -
16 once a week
haftada bir kere -
17 fortnightly
adj. iki haftada bir, onbeş günde bir, onbeş günlük————————adv. iki haftada bir————————n. iki haftada bir çıkan dergi* * *adjective, adverb (every fortnight: a fortnightly visit; He is paid fortnightly.) iki haftada bir olan, 14 günlük -
18 biweekly
adj. iki haftada bir olan, haftada iki kez olan————————adv. iki haftada bir, haftada iki kez————————n. iki haftada bir yayımlanan dergi -
19 biweekly
adj. iki haftada bir olan, haftada iki kez olan————————adv. iki haftada bir, haftada iki kez————————n. iki haftada bir yayımlanan dergi -
20 biweekly
iki haftada bir, iki haftalik; haftada iki kere; haftada iki kere olan, çikan
См. также в других словарях:
haftalık — is., ğı 1) Haftada bir ödenen para 2) sf. Haftada bir kez yapılan Haftalık görüşme. Haftalık toplantı. 3) sf. Haftada bir kez yayımlanan Haftalık rapor. 4) sf. Herhangi bir hafta süren İki haftalık bir çalışma … Çağatay Osmanlı Sözlük
getirmek — e 1) Gelmesini sağlamak Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar. R. N. Güntekin 2) de Bir şeyi yanında veya üstünde bulundurmak 3) i Erişmek veya eriştiğini sanmak Baharı getirdik. 4) nsz İleri sürmek Örnek getirmek. 5) nsz Sebep… … Çağatay Osmanlı Sözlük
demlenmek — nsz 1) Çayın rengi ve kokusu suya geçmek 2) Pilav piştikten sonra bir süre bekletilerek kıvama gelmek 3) tkz. İçki içmek Haftada bir iki gün toplu olarak gittikleri bir meyhanede demleniyordu. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
gramofon — is., Fr. gramophone Önceden özel bir madde üzerine tespit edilmiş sesleri, istenildiğinde tekrar eden alet, sesyazar, fonograf Bu gramofonda, haftada bir, izahlı müzik dinliyorduk. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
sadık kalmak — birine, bir şeye bağlılığını sürdürmek, bağlı kalmak Haftada bir iki kere beni görmeye geleceğine dair verdiği söze sadık kalmıştır. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
NAZAR-I HARAM — Haram nazar. Nâmahremlere bakmak. (Bir genç hâfız, pek çok adamların dedikleri gibi dedi: Bende unutkanlık hastalığı tezayüd ediyor, ne yapayım? Dedim: Mümkün oldukça nâmahreme nazar etme. Çünki rivayet var. İmam ı Şafii nin (R.A.) dediği gibi:… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ezmek — i, er 1) Üstüne basarak veya bir şey arasına sıkıştırarak yassılaştırmak, biçimini değiştirmek Ben kendi hesabıma aruzu bir bal mumu gibi ezer, oynar, istediğim şekle sokardım. E. B. Koryürek 2) Ağır bir şey, başka bir şeyin üzerinden geçmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
temizlemek — i 1) Arıtmak Yeşil alanların, parkların, koruların klorofili kirli havayı süzer, temizler. H. Taner 2) Sakıncalı, pürüzlü bir işi olumlu sonuçlandırmak 3) mec. Bitirmek, tüketmek Bir aylık iş vardı, bir haftada temizledim. Bir tepsi böreği… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Uzbek language — Uzbek O zbek, Ўзбек, أۇزبېك Spoken in Uzbekistan … Wikipedia
Mehmed II. — Mehmed II. (محمد بن مراد / Meḥemmed[1] b. Murād; * 30. März 1432 in Edirne; † 3. Mai 1481 bei Gebze), genannt ابو الفتح / Ebū ʾl Fetḥ /‚Vater der Eroberung‘ und später فاتح / Fātiḥ /‚ … Deutsch Wikipedia
sökük dikmek — sökülmüş olan bir şeyi onarmak ... teyzem buraya haftada üç defa sökük ve düğme dikmeye, çamaşırları tamir etmeye gelirdi. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük